Yaklaşık bir ay önce Mois Gabay’ın bir yazısını görüp Şalom isimli ağırlıklı olarak Türkiye Yahudilerinin çıkardığı haftalık gazetede yazılanları incelemeye başladım. Gördüğüm tablo inanılmaz. Belki çoğumuz farkında bile değiliz ama Türkiye de yaşayan Yahudiler birer birer ülkeyi terk etmek zorunda kalıyor.


Yahudiler Kaçıyor

İmece Usulü Duvarlar

Tekrar tekrar konuların üzerinden geçerek kimseyi bunaltmaya niyetim yok elbet. Uzun yıllardır süren kutuplaşma, iyimser bir yaklaşımla: aile içi kavgalarımız. Ülkede yaşayan insanların arasına koca koca duvarlar ördü. “Duvarları şu pislik ördü! Banane” anlayışına asla katılmıyorum, diğerleriyle aramıza duvarlar çekerken bu ülke de yaşayanlar olarak en kapsamlı imeceye imza attık. 

Şöyle internette bir sayfa açın ve tarafınızı seçin. Alın size arkasını göstermeyen ve tam ses yalıtımına sahip, duvar örnekleri; T.C., RTE, AK, ATA, Çapulcu, Kürt, vb. ilgiliyseniz listeyi uzatmak mümkün ama kısaltmanın imkanı yok. O duvarlar aşılamaz! Tövbe!

Yahudiler veya diğer azınlıklar ise bu imkâna bile sahip değil. Biz binlerce yıldır yaptığımız gibi aile içinde tepişmeye devam ediyoruz ve bu insanlara üvey muamelesi yapıp görmezden geliyoruz. O kadar ki çoğumuz sadece Filistin gündemde olunca Türkiye Yahudisine, soykırım gündemde olunca da Türkiye Ermenisine saldırmayı aklımıza getiriyoruz. Hani bu konular açılmasa, böyle birilerinin olduğundan haberimiz bile olmaz. Bu toprakların öz yurttaşlarını çoktan sildik bile zihnimizden, değil ki onların sorunlarını düşünmek.

Hoş hikâye bunlar, peki sen?

Oysa bu insanların büyük bir kısmı binlerce yıldır bu toprakların asli unsuru. İsrail devleti ya da Ermenistan değil, birer vatandaş. Bu insanlar bizim komşumuz, arkadaşımız, esnafımız ve artık bu ülkede yaşamak için inançlarını gizlemek ve her gün “Bu Yahudiler …”  ile başlayan hakaretlere sessiz kalmak zorundalar. Evet, sayın okuyan yanlış falan duymadın bizler gerilimden beslene beslene neredeyse birer gönüllü SS(Schutzstaffel) militanına dönüştük ve bizden olmayana yaşam hakkı tanımamak en büyük amacımız oldu. Empati falan lafta kaldı çoktan. Ecdadı şöyleymiş, Osmanlısı böyle hoşgörülüymüş, Cumhuriyet pek de özgürmüş, Türkiye herkese kucak açıyormuş iyi hoş hikâye bunlar, peki sen?

İşte böyle bir ortamda Türkiye Yahudilerinin bir kısmı çoktan terk etti ülkeyi, Şalom’da yazılanlara ve yorumlara bakılırsa özellikle gençler yurtdışına çıkmak konusunda daha fazla eğilime sahip. Çünkü onlar bu ülkede yaşayabilme umutlarını çoktan kaybetmiş. Her geçen gün daha da hoşgörüden uzaklaşan bir ortamda büyümek onlara yurtdışına çıkmaktan başka çare bırakmamış belli ki.

Eksik bir özür

Ben Türkiye vatandaşı bir Türk, Müslüman birey olarak sana sesleniyorum Yahudi arkadaşım “Gitme. Sen de gidersen bir renk daha yok olacak bu ülkeden. Sana saldıranlar kazanacak ama durmayacaklar ve siyaha bürünecek bu topraklar zamanla.”

Şöylede bir teklifim var. Gel bizim mahalledeki camiye kaplama yaptıralım sinagoga benzesin dışardan görünümü. Sizin mahalledeki sinagogu da dışardan cami kaplaması yaptıralım. Sen benim evime bende senin evine taşınayım. Böylece sana saldırmak isteyen o cahiller bir Müslümana saldırmış olur. Bu söylediklerimi bir büyüklenme bir sahiplenme gibi düşünme sakın. Bu eksik kalmış bir özürdür aslında. Senin ülkende sana yaşamayı reva görmeyen ve kendini Müslüman olarak tanımlayan bu dolduruşa gelmiş kitle adına bir Müslüman’ın özrü.

 Mois Gabay’ın "Türk Yahudileri gidiyor mu?" başlıklı yazısı için tıklayın.